BASINA ve KAMUOYUNA
Covid-19 pandemisi sürecinde hem dünyamız hem de ülkemiz pek çok alanda olumsuz etkilenmiÅŸtir. Öncelikle belirtmek isteriz ki eÄŸitim alanında öÄŸrencilerin, velilerin ve biz eÄŸitimcilerin yaÅŸadığı birçok zorluk bu sürecin doÄŸal sonucu olarak geliÅŸmiÅŸtir; bunun farkındayız. Ancak özel öÄŸretim kurumlarında çalışan öÄŸretmenlerimiz açısından durum, çok daha vahim noktaya ulaÅŸmıştır. KarşılaÅŸmış olduÄŸumuz durumları özetleyecek olursak:
- Kısa Çalışma ÖdeneÄŸi (KÇÖ) ilk bakışta öÄŸretmenlerimizin iÅŸ ve ekonomik kazanç anlamında kayıp yaÅŸamaması adına olumlu gözükse de artık sadece kurumların yararına dönmüÅŸ durumdadır. Özel sektör öÄŸretmenleri olarak tam mesai ÅŸeklinde çalışmamıza raÄŸmen bu ödenek nedeniyle sigortalarımız eksik yatmakta hatta büyük çoÄŸunluÄŸumuz KÇÖ dışında maaÅŸ alamamaktayız.
- Pandemi nedeniyle yüz yüze eÄŸitim yapılmayıp uzaktan eÄŸitime geçilmesi gerekçe gösterilerek -ki çevrimiçi de olsa hepimiz normal mesaimizden daha fazla çalışıyoruz- biz özel sektör öÄŸretmenlerinin maaÅŸlarında kesintiye gidilmektedir.
- Gerçekte aldığımız ücretler, asgari ücretin çok az üzerinde olsa da sözleÅŸmelerimiz asgari ücret üzerinden yapılmaya devam ediliyor. Bunun sonucunda birçoÄŸumuz mahkemeye dahi baÅŸvuramıyoruz üstelik devletimiz de vergi kaybına uÄŸruyor.
- Temel dersler dışında görülen ve ders programlarına konulmayan ancak çevrimiçi eÄŸitim sürecinde öÄŸrencilerimizin geliÅŸimi açısından önemli gördüÄŸümüz görsel sanatlar, müzik, drama, beden eÄŸitimi... gibi birçok branşın öÄŸretmeni iÅŸten çıkarılmakta ya da ücretsiz izinde gösterilip hiç maaÅŸ verilmeyerek çaresiz bırakılmaktadır.
ÖSÖB-DER olarak sorunların kaynağının pandemi olmadığının farkında olduÄŸumuzun bilinmesini isteriz. 2007 yılından bu yana öÄŸretmenlik mesleÄŸinin itibarında, saygınlığında ve haklarında yaÅŸanan geriye gidiÅŸ, son aylarda, pandemi gerekçesi gösterilerek en kötü dönemlerini yaÅŸamaktadır. 2007 öncesi 625 sayılı yasa ile yönetilen özel öÄŸretim kurumları, 2007’den sonra 5580 sayılı yasa ile düzenlenmiÅŸtir. Bunun sonuçları giderek ağırlaÅŸan koÅŸullar olmuÅŸtur.
Özellikle ifade etmek isteriz ki ilkeli ve nitelikli eÄŸitim hedefi ile ilerleyen kurumların varlığı sektörümüz açısından umutlarımızı canlı tutuyor. Yalnız gelinen noktada tüm kamuoyunun ve yetkililerin dikkatini çekmek istediÄŸimiz bir husus var: SaÄŸlıklı bir özel öÄŸretim sektörü, sadece biz çalışanların veya kurucuların deÄŸil; hayatını, aldığı eÄŸitim ile ÅŸekillendirecek olan öÄŸrencilerimizin, bedelini ödeyerek bu sektörden hizmet bekleyen velilerimizin ve tabi ki daha güçlü ve huzurlu olma hedefinde olan ülkemizin de çıkarınadır.
Elbette özel sektördeki eÄŸitim camiasının büyümesi ve kurumların artması bizim de iÅŸ alanımızın artması demektir. Ancak bu büyüme öÄŸretmenlerin hak ve itibar kaybı bedeli ile saÄŸlanmamalıdır. Haklarını alamayan ve itibarsızlaÅŸtırılmış bir öÄŸretmen, öÄŸrencilerine ne verebilecektir? Bunu öncelikle kurucular düÅŸünmeli, sektör için mantıklı ve saÄŸlıklı geliÅŸim perspektifinde olmalıdır. Pandemi gerekçe gösterilerek özel sektörde “eÄŸitim kurumları batacak” söylemi üzerinden kendisini meÅŸrulaÅŸtırmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu anlayışa sahip bazı kiÅŸiler, yasalara dahi uymayarak hak gasplarını normal göstermeye çabalamaktadır. 625 sayılı kanunda kurumlar çalışma izni alabilmek için ekonomik teminat göstermek zorunda idi. Ancak sonraki düzenleme ile bu ÅŸart kaldırıldı. Bugün geldiÄŸimiz noktada diyoruz ki “Bu teminatı göstermeyen, öÄŸretmen ve personelinin maaşını veremeyecek durumda olan bir kurum gerçekten çalışmaya devam etmeli mi, etse de eÄŸitime ne katabilir?”
Batan kurumların öÄŸretmen, veli ve öÄŸrenci üzerinde yarattığı maÄŸduriyetler kamuoyunun ve devlet yetkililerinin bilgisi dahilindedir.
Sektörümüzde pandemi koÅŸulları nedeniyle yaÅŸadığımız zorlukların farkındayız ve elbette bu konuda özverili davranmaktan çekinmeyeceÄŸiz. Ancak bununla beraber yaÅŸanan hak gasplarının pandemi üzerinden meÅŸrulaÅŸtırılmasını ne hukuk ne de toplum vicdanı artık kaldırmamaktadır. Zaten çok yetersiz olan haklarımızın yasa dışı bir ÅŸekilde gerile(til)mesini kabul etmiyor; baÅŸta, Milli EÄŸitim Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerini ÅŸikâyet veya ihbar beklemeksizin sürece öÄŸretmenler lehine müdahale etmeye davet ediyor; yapılacak sık denetimlerle en azından mevcut yasa dışılığın önüne geçilmesini bekliyoruz.
Kamuoyunun dikkatine sunarız. Saygılarımızla…
Not: Önümüzdeki günlerde konuyla ilgili imza kampanyamız baÅŸlayacaktır.
ÖSÖB-DER
YÖNETÄ°M KURULU